24 Haziran 2012 Pazar

Kitabınızı nasıl okursunuz?


Size "bakılmasına" izin veriyorsunuz, sonsuz sayıda yoruma da hazırlıklı olmanız gerekir. Kimilerini seversiniz, kimilerine şaşırırsınız bu yorumların. Kimi canınızı sıkar, kimi yalanlarlar doludur... Hazır olmak lazım. Hem bu gerilimin de insanı ayakta tutan bir yanı vardır. Fazlaca mesafeli davrandığınız zaman soğuklukla, içten bir kahkaha attığınızda sululukla suçlanabilirsiniz örneğin. İfadeniz ciddi, sözleriniz fazlaca kendinden eminse “kibirli”, günün neşesiyle büyükçe bir kahkaha ve gevşek dokulu sözler sarf ediyorsanız “civelek” olursunuz birilerinin gözünde. İkisinin de insana dair olduğunu unutmadan yaşamak gerekiyor. Ruh halimize, dış görünüşümüze, davranış kalıplarımıza ve bunlardan yola çıkarak kim olduğumuza karar veren insan topluluğuna saygı duymalıyız. İyidir aslında onlar. Çünkü birileri de onların kişiliklerini aynı verilerle tanımlamakta. Birilerinin bilgisini ve insanlığını bizim üstünüzden belirlemesine izin vermeliyiz. Nasıl olsa kim olduğumuzu biliyoruz aslında. Bu duruş kibirli gelirse, varsın gelsin. Aksi de bir kalıba sokulacak nasıl olsa. Elbette, bir başka yol da, birilerinin sizin için siyah ya da beyaz diyemeyeceği gri alanda yaşamak. (Ama çoğu kişi, kimi zaman sonucu can sıkıcı olsa da siyah ya da beyaz alanda olmayı tercih edecektir.)

Bütün bunları çalışma odama bakınca düşündüm. Bu odayı görenlerin bir kısmı fazlasıyla derli toplu görür ve bu “düzenli” halimden nefret ederler. Ama kimi zaman da öyle dağınık olur ki oda, o haliyle görenlerin de "pasaklı" halimde sinir olduklarını söylememe gerek yok. Ben oyum işte, o düzenli ve pasaklı adamım. Kitaplarıma baktıklarında da aynı yorumlar gelir... Gençlik yıllarımda okuduğum kitapların çoğunun ciltleri kırılmamış, özenle okunmuş, olabildiğince altları çizilmemiştir. Daha sonraki yıllarda hoyrat davranmaya başladım kitaplara. Ciltlerini kırdım, sırtlarında iz bıraktım, kapaklarını çizdim, sayfalarında türlü lekeye neden oldum. Temiz kalmış kitaplarıma bakıp, "Bu kadar kitap almış ama okumamış,"diyenleri de severim, kirli kitaplarıma bakıp "Bu kadar kitapsever olduğunu söylüyor ama nasıl da kötü davranıyor kitaplarına," diyenleri de. Ben oyum işte, kitaplarını okumayan ve okurken parça parça eden adam. 

Merak ediyor insan, bir diğerinin hayatını. Parçalamak istiyor kendisinin dışında yaşananları. Doğaldır. Şimdi de ben merak edeyim o zaman, siz nasıl okursunuz kitaplarınızı?Yatarak, oturarak, metroda, ayakta, yüksek sesle, çizerek, karalayarak, özel kağıtlarla kaplayarak, çizerek, çizmeyerek, parçalayarak, parmak izi bile bırakmayarak...

Nasıl okuyorsunuz?

Tabii eğer okuyorsanız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder