Alastair Reid
1960'lı yıllarda Buenos Aireslilerin gözünde Borges çok iyi tanınan, yerlere göklere sığdırılamayan bir sima haline gelmişti. Daha o sıralarda görme yetisini tümüyle yitirmesine rağmen gezip dolaşmaya pek düşkündü. Çoğu kez bir arkadaşının refakatinde bastonuna sıkı sıkı tutunur, bir âmânın pür dikkat tavrıyla seğirtirdi. Ulusun gözbebeği haline gelmişti, garsonlar taksi şoförleri bile onu tanır, hürmette kusur etmezlerdi. Calle Mexico üzerindeki Ulusal Kütüphanenin müdüriyetiyle memur üstat mesai bitiminde makamından çıkar, evine ulaşmak için şoförlerinin kendisini gayet iyi tanıdığı taksi durağına gitmek için her gün işlek bir caddeden karşı kaldırıma geçmek zorunda kalırdı. Yanında ona eşlik edecek biri yoksa, ki çoğu zaman da olmazdı, bastonunu tıpırdata tıpırdata yaya geçidine kadar yürür, kendisini karşıya geçirmesi için önüne ilk çıkan yayanın dirseğine yapışırdı. İşte bir gün yine aynı şekilde caddedeki yaya geçidine gitmiş. Yanındaki sessiz refakatçiyle birlikte kazasız belasız taksi durağına varmışlar. Borges daha ağzını açıp bir şey demeye fırsat bulamadan kim olduğu bilinmeyen bu zât, "Teşekkür ederim, çok teşekkür ederim, her kimseniz tanrı sizden razı olsun. Buenos Aires'te hâlâ hayırsever insanların bulunduğunu bilmek beni öylesine mutlu etti ki," diyerek kendisine şükranlarını bildirmiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder